29 Nisan 2010 Perşembe

Ne dersin Azizim?

Küçüklüğümden beri okutulan Aziz Nesin'ler, babamın kütüphanesindeki değerli koleksiyonlarından bir tanesi. Cevahir Sahnesi'nde izlediğim Ne dersin Azizim? oyunu Anadolu halkından, demokrasi oyunlarından ve düzenbazlıkları anlatan Aziz Nesin'in yazdığı kısa öykülerden uyarlama.. Oyuncu kadrosu güçlü, mizah duygusu yüksek. Zaten oyun müzikal güldürü. Oyunda kendi kattıkları skeçler de izleyenleri kahkahaya boğdu. Oyunun müzikal yanının olması iyi ancak müzikal doku nedense kelimelerle örtüşememiş.. Açılış "Merhaba"lar ile tam bir Karagöz oyununa giriş gibi, uzun zamandır oyunlarda muhavere görmemiştim, sevindim oyunu güzelleştirdiği için. İlk öykü "Amerika'yı yapan Mimar" eh bunu herkes Hababam Sınıfı'ndan biliyor..
İkincisi "Eski öğrendiklerinizi unutun" - Okullardaki ezbercilik
Üçücüsü "Fi tarihinde bir gazete nasıl kapatıldı" - Ne iş olursa yaparım abicilikten Fırsatçı bir kişiliğe geçen bir gazeteci, tam eski Babıali kafası
Dördüncüsü "Büyük İkramiye" - Büyük İkramiyeyi kazanınca hayatının nasıl yön alacağını yaşayan ancak bunun bir rüya olduğunu gören adam.
Beşincisi " Sultan Palamut ile Ozan" - USA marka modern teknoloji lafı beni benden aldı..
Altıncısı " Keçi kuyruğu ile pusula hikayesi" - Bir Osmanlı paşası ve bir Alman general arasında Batılılık ve bağnaz Doğululuğu oynayan iki karakter.
Yedincisi " Parle vu Fransızca" - Sanırsam en iyi oyunculuklarını bu hikayede sergilediler ve izleyicileri kırıp geçirdiler.. Bu sahne anlatılmaz izlenir.
Sekinzincisi " Belediye Reisi Nasıl Olmalı" - Belediye reisi seçimleri ve halkın hangi propagandalara çok çabuk kanacağı.
Dokuzuncusu " İhtilali Nasıl Yaptık" - Dönülmez akşamın ufkundayız ve bir ihtimal daha var şarkıları ile ortamı şenlendiren 12 Eylül ihtilalini anlatan oyun.
Ve tekerlemeler;
Bu yeryüzü, yeryüzü olalı beri, yeryüzünde kendiliğinden ne varsa, onları satan ülkem: Tütün ve fındık ve palamut ve deri ve barsak ve pamuk ve salyangoz ve insan gücü ve delikanlılarını ve genç kızlarını ve toprağını ve alınterini ve göznurunu ve gözyaşını ve kanını ve iliğini... İsa'dan önceki yirminci yüzyılı satıp, İsa'dan sonraki yirminci yüzyılı satın almakta olan Türkiyem, selam!”

 

WHY?

Bant dergisinin düzenlediği sondan 1 önceki konser "why?" salı günü İndigo'da dinleyenleri mest etti. F. İngiltere'den bir arkının süper sahne performanslarını söylediğinden de merak içinde gittik. Hava Nisan ayının sonuna göre buz gibi, dışarıda içerken donma tehlikesiyle karşı karşıya kaldık dört kız. Ayrıca bütün sokak We grubuna ait olduğundan içme yerleri de kısıtlanmış, sokaklar bile insanlardan alınıp işletmelerin eline verilmiş..!! Efendim Efes içenleri sol tarafa alalım, ahaha.. Neyse Hünkar'dan sonra önce grubun solistinin kardeşi çaldı, çok şirin ve eğlenceli konuşmalardan sonra işte WHY?.... son albümleri "Eskimo Snow" dan da olmak üzere en sevdiğim şarkıları "the Hollows" ile bitirdiler.. Jonathan Wolf'un eğlenceli karate hareketleri, dansları, söylediği şakalar ile gecemiz pek bir renklendi.Hip hop tınılarıyla şarkı sözlerini dinlerken eğlendiğim ender gruplardan... İyiki geldiniz... ^^

http://whywithaquestionmark.com/

16 Nisan 2010 Cuma

Some Explicit Polaroids

Shopping Fucking'den sonra bu yıl izlediğim ikinci Mark Ravenhill oyunu, sanırsam gittikçe Ravenhill oyunlarına aşık oluyorum. Çarpıcı ve hayatından kesitler sunan oyunları insanı derinden yaralıyor. İstanbulImpro sahnesinde oynayan "Açık Saçık Birkaç Polaroid", Mark Ravenhill'in kaleminden ustaca yorumlanmış.
Oyun çok iyiydi ancak, DOT'ta izlediğim Shopping Fucking kadar iyi değlidi. Oyuna girmek biraz zaman alıyor, ayrıca sanki biraz yavaş işlenmiş bir oyundu ve de Jonathan'ı oynayan biraz donuktu sanki....

Victor      :  “Dünyanın herhangi bir yerinde olabilirsin. Dünya o kadar büyük değil biliyor musun? Aynı müzik var, aynı hamburgerler, aynı insanlar. Dünyanın her yerinde. Sürekli hareket edebilirsin ve yine de aynı yerde olabilirsin.”
Nick         “Ben artık durmak istiyorum. Dünyayı siktir et. Sevdiğim birine bakmak istiyorum. Bir yuva istiyorum.”
Victor        “Ne ki yuva? Artık hiçbir şey sabit değil. ‘Burası yuva’ diyemezsin.” 

Bu aralar neden bahsetsem oluyorya, akşamına gittiğim "Birfilm" in Ghetto'daki partisinde DOT' un oyuncularıyla tanışmam ironik oldu... Dün peşpeşe Ghetto'da ve Cezayir'de yapılan film partilerine ithafen çok eğlendiğimi belirtmek istiyorum.. ^^

Antiochia

Metrodan çıktık, asmalıya daldık. Nerede yesek derken hep önünden geçtiğim hatta ilk açıldığında uğradığım ama içki ruhsatı daha olmadığından yiyemediğim Antiochia'yı önerdim Aylin'e. Farklı tatlar denemek istediğindende hemen kabul gördü. Küçücük ufacık bir yer ancak dışarıda oturmak asmalının kalabalığından kurtulmak için oturulacak ender yerlerden. Bütün malzemelerinin Antakya'dan geldiği tadında da belli oluyor. Mezelerden Humus ve Abugannuş aldık, ortaya gelen üzeri pul biberli kıtır ekmekler yeni çıkmıştı fırından. Sonrasında ise içli köfte ve dürüm. Mutluluğumuza ve damak tadımıza diyecek yok. 

15 Nisan 2010 Perşembe

EMEK sinemasını Yaşatalım

Film festivali açılışı, girişte Serra Yılmaz ile aynı anda kırmızı halıdan geçtiğimizi farketmemiz nedeniyle aniden patlayan flaşlardan kaçış. İçeride eskisi gibi kokteyl havasının olmaması ancak bütün kültür haberlerini sunan basın yayın kuruluşlarının bulunması. Yıllardır verilen ödülün bundan sonra Şakir Eczacıbaşı anısına verilişi, sinema onur ödülleri Kadir İnanır, Mevlüt Koçak ve Feyzi Tuna'ya verilirken Fatma Girik'in ödül verilenler arasında hiç bir kadının olmayışına hayıflanışı. Aramızdan ayrılanların anılışı ve hüzünleniş. Ama en önemli olay Bülent Eczacıbaşı sahnede konuşurken. balkon tarafından protestoların başlamasıydı. Bir sonraki konuşma ise Kültür ve Turizim Bakanı tarafından yapılırken de kesildi yine protestolarla. Protestocular haklı, bakan tabii ki haksız..!!Protestoculara alkışlar ile salondaki bütün seyirciler tarafından da destek geldi. Evet Emek Sinemasını yıkmaya çalışıyorlar. Hatta dün bununla ilgili IKSV'de toplantı bile düzenlendi. Neymiş efendim Cercle d'Orient muhafaza edilecekmiş ama sadece dış cephesi ve Emek Sineması da taşıtılacakmış..!! Mimar konuşurken bence kendi söylediklerine bile inanmıyordu. Mme Tussauds müzesi ahaha ben bile gülüyorum.. IKSV önceleri sessiz kalmakla suçlandı, ama pazar günü festivalin son gününde saat 17:00 de Tramvay durağında bir eylem düzenlenecek..Halkın vergileriyle ayakta duran bir yerin halka sorulmadan farklı bir konsept ile belediye tarafından yenilenme yapılandırması çalışmaları hiç akla kar değil. Yanındaki bina zaten alışveriş merkezi yapılıyor, ki o da tarihi değeri yüksek bir binaydı. Bütün alt kültürleri yıkmak isteyenler, her yeri elegeçirdiniz zaten Taksim'de bari bir kaç yeri olduğu gibi bırakın!!.

Resim, çok sevdiğimiz Cem Dinlenmiş'in kaleminden..

2012 olympics Kodak Brownie


James Coleman, muhteşem bir fikir ile Kodak Brownie'leri 2012 Londra Olimpiyatlarına uyarlamış bence çok şeker ve şirinler ^^






































Gainsbourg

Film festivalinde izlediğim en iyi filmlerden birisiydi galiba, Gainsbourg (Vie heroique)..Sanırsam francophone okullarda okuduğumdan ve sürekli fonda çalan Edith Piaf ve Gainsbourg şarkılarıyla yetiştiğimizden.. Eric Elmosnino, Gainsbourg karakteri ile özdeşleşmişken, çizgi roman yazarı Joann Sfar'ın ise ilk filmi.
Asıl adı Lucien daha küçük bir çocuk ama büyük bir özgüven ve farklı hayal dünyası ile büyümüşde küçülmüş bir ufaklık.Filmi izlerken sürekli mırıldandığım şarkılar ve animasyon ile renklenen hayal dünyasına kendimi kaptırışım. Bu arada hep Kadıköy'deyken Rexx sinemasında yapılan Film festivali bu sene Kadıköy sinemasına alınmış, ama yeni salonunu çok sevdim diyebilirim.. Daha geniş ve daha yüksek, eskisinden çok çok daha farklı.
Filmde, Baby Pop, Bonnie & Clyde,  Je t'aime moi non plus, Nazi Rock ... gibi daha bir çok şarkı yer alırken çoğunun Eric Elmosnino'nun kendi sesi olması Gainsbourg'a çok benzemesinin yanı sıra sesinin de yer tutması casting'in yerinde bir seçim yaptığını gösterdi. Filmde bir sürü sigara sahnesinin olması yanında sigara getirmeyen Ece'nin film çıkışı direk eve gidip tüttürmesine sebep oldu.....
Ama Couleur Cafe'yi  de söylemek isterdim.. ^^
P.S Bir de Jane Birkin, Babylon'a konsere geldiğinde orchestrasının rehberliğini yapmıştım. Birkin'i ise her geldiğinde alan Hazal..

5 Mart 2010 Cuma

Urban Outfitters Spring/ Summer 2010 Book






Fotolar: Logan White ve Sam Falls tarafından çekilmiş.
57 sayfalık kitaptan kareler ve fotoğrafçılar..
Daha fazla Logan White için:
http://www.loganwhitephoto.com/index.html
 



hey new album from LCD soundsystem


James Murphy has announced new album for LCD Soundsystem.
Yes.. love them..^^

Haber tabiiki from Pithcfork..

son kez ama veda değil

Uzun zamandır yazmamıştım, taa ki acı haberi alıp içimden dökmek isteyene kadar.
İlk tanıştığım anı hatırlıyorum Trip'te Turkis Pub gecelerinden birinde, şarkılara eşlik ederek dans ediyordum, birden geldi yanıma ne güzel her sözü biliyorsun, gel bizim plak dükkanına senle plaklarımızı dinleriz, adım Nursel.. Sonradan öğrendimki Sezyum'un eşiydi.
Acı haberi amansız aldık, bir anda flashback gibi geçti her şey gözümün önünden, daha bir önceki pazar Moda'da hep birlikte kahve içerken, sonrasında çarşamba Absolut partisinde.. Keyifsizdi çarşamba günü, belki de şimdi gözümün önüne geldiği için öyle yorumluyorum.. Cuma gitmedik Mete'yi dinlemeye Mini'ye, ama keşke gitsemiydim, son kez son bir kez..
Dün vapur belkide hafta içi bir kış günü kalabalık olmayacak kadar kalabalıktı, herkes üzgün yaslı.
Ama ada yolculuğu bütün tanıdıkları yakınlaştırdı, onu dolu dolu andık, anılarımızı paylaştık.
Vapurdan indiğimizde ada sakinleri inanamadı bu kalabalık ve hüzün kimin içindi diye..
Ailesi hala inanamıyordu, en yakın arkadaşları ve kocası ise ...
Başak'ta hep birlikte son kez rakılar onun için tokuşturuldu.
Dönüş yolunda yolda bulduğumuz fotoğrafları daha da hüzünlendirdi bizi.
Geride bıraktıkların için elimizden geldiğince yanında olacağız...
Rahat uyu...

18 Şubat 2010 Perşembe

FWY studios


Love it, Love all the work of Friends with you...Creative projects and all the imagination blow ups..

11 Şubat 2010 Perşembe

The Chimney Pot


Stockholm bazlı Offline editing, grafik ve animasyon ofisi The Chimney Pot'tan Markus Lundqvist'in son showreeli hazır.. http://www.markuslundqvist.com/

Absolut, H&M, Volvo, Canal Digital gibi firmalar için çalışmalar ile tanınan ajans, İsveç'ten dünyaya yayılmaya devam ediyor..

İf başladı.


Dün sonunda beklenen If başladı!!!

Önce kokteyl, klasik isimler AFM Fitaş'ta toplandı, biralar, şaraplar ve Jameson'lar tüketildi, açılış filmi Un Prophete izlenmeden önce okuduğumuz kritikler üzerinden yorumlar yapıldı, festivalde izlenilecek olan filmler konuşuldu...

Ayça Şen Başkan'ın verdiği ödüller bizi gülmekten kırdı.

Pozitif'ten Banu'muz en iyi Karaciğer ödülünü aldı.

En erkenci ödülünün sahibini tanımamakla birlikte son verilen ödülün Tolga'ya gitmemesi beni üzdü...

Ödül töreni sonrası Cannes'da Grand Prix'yi, Londra'da ise En iyi filmi kazanan "Un Prophete"...


29 Ocak 2010 Cuma

i pad


Sonunda iPad açıklandı, nasıl bir şey olduğu görüldü, ismi tartışıldı...Çok konuşuldu.

Hmm ancak istiyorum ben de bir tane...


16GB 32GB 64GB
Wi-Fi $499 $599 $699
Wi-Fi + 3G $629 $729 $829


4. hafta




Çarşamba


Gökçen Kaynatan ve Arkadaşları @Minimüzikhol.


Öncesinde Cihangir'de Özkonak'ta rastladık kendilerine, Grupses ve Zep ile birlikte yemek yerken, babamız canımız modunda her önümüzden geçişinde kalakaldık her seferinde. Grupses'i desteklemeye önceden gittik, büyük hayranı Gökçen Kaynatan ile tanışıp hemen telefonlar alındı, plaklar imzalandı. Güzel bir andı Grupses için. Hemen de B.B Olympus Pen-1 i ile güzel kareler çekti. Hemen para toplanıp alınmalı..




Konser başladı, 60lar,70ler gitti ve devam etti, ne güzel hala böyle bir kişiliğin hayatımızda var olması ve içimize ışık ve canlılık katması..




Perşembe


Milk Gone Mad Paper Toy Show @Milk Gallery & Design Store.


Tanıdık isimlerin kağıtla yaratımları...


Drink @sekips.


Vapurla dönüşte :


M.-ah ne güzel koktu tost.


B.-hmm şöyle arabalı vapurda yediğin gibisi de yok.


Yanımızdaki adam: kızlar size tost söyleyeyim.


M:B. Eh yok almayalım biz tokuz zaten.


Adam: O zaman bir çaya ne dersiniz? Ben sizin abinizim hadi ama.


M.B: yok teşekkür ederiz.




2 dk. sonra masamızda iki tost ve 2 çay. napcağını bilememek. adamın iyi niyetini biliyor olmak ama gerçekten aç olmamak ve canımız çay istememek!!!!...




Cuma


Dot Tiyatrosu'nda Shopping & Fucking.


İlk çarpıcı şey, kusma.


İkincisi bolcana küfür,


Üç çıplaklık


Dört Üniversite hayatımdan kesitler


Beş Oyuncuların adaptasyonu


Altı müzikler..


Kesinlikle izlenmeli, şimdi de Pornografiye bilet bulmalı..






Beady Belle @Ghetto


Kalabalık ve uzun boyluların saf tutması, insanların bolcana konuşması... Keşke Closer'ı, When my angels start to cry'ı daha sakin ve sessiz dinleseydi herkes...




C. A doğum günü ve B. askerden dönüş partisi @Dgmnd.


Alt katında yapılan partileri hep seviyoruz... hep bekliyoruz...






Pazar


Zep,S.ve F ile Kutu Kafe.


Sonrasında Moda Çay bahçesinde Okey oyunları karlar altında sahilde yürüyüş..


İstanbul'da yaşamak güzel şey be kardeşim..












22 Ocak 2010 Cuma

Bunlardan istiyorum!







Daha çok Fransa'da satılan bu çoraplardan istiyoruum!!!




http://www.les-queues-de-sardines.com/collections.html




Ayrıca yine The Cassette'lerden de...



21 Ocak 2010 Perşembe

favorite


***Son favori reklam-video-etc...

Diesel'in yeni kampanyası -Be Stupid!!



Like balloons, we are filled with hopes and dreamsBut. Over time a single sentence creeps into our livesDont be stupid.Its the crusher of possibility.Its the worlds greatest deflator.The world is full of smart people.Doing all kind of smart things...Thats smart.Well,were with stupid.Stupid is the relentless pursuit of a regret free life.Smart may have the brains...but stupid has the balls.The smart might recognizethings for how they are.The stupid see things for how they could be.Smart critiques.Stupid creates.The fact isif we didnt have stupid thoughtswed have no interesting thoughts at allSmart may have the plans...but stupid has the stories.Smart may have the authoritybut stupid has one hell of a hangoverIts not smart to take risks...Its stupid.To be stupidis to be braveThe stupid isnt afraid to fail.The stupid know there are worse things than failure...like not even trying.Smart had one good idea, and that idea was stupid.You cant outsmart stupid. So dont even try.Rememberonly stupid can be trulybrilliantSo,BE STUPID


21/01/2010 müzik


*Vampire Weekend, Billboard'a göre yeni albümü Contra ile 1 numara!!!
Kendilerini seviyoruz..
*Gorillaz'in yeni albümü Plastic Beach Mart ayında çıkıyor!! ilk single Stylo ise 26 Ocak'ta.. Ancak youtube'dan videosu izlenebilir.. Coachella'nın da line up'ındalar ya... Asıl merak ettiğim Thom Yorke ??? ibaresi.. Tracklist ise aşağıdaki gibi;
01 "Orchestral Intro" (featuring Sinfonia ViVA)
02 "Welcome To The World Of The Plastic Beach" (feat. Snoop Dogg & Hypnotic Brass Ensemble)
03 "White Flag" (feat. Kano, Bashy & The National Orchestra For Arabic Music)
04 "Rhinestone Eyes"
05 "Stylo" (feat. Bobby Womack & Mos Def)
06 "Superfast Jellyfish" (feat. Gruff Rhys & De La Soul)
07 "Empire Ants" (feat. Little Dragon)
08 "Glitter Freeze" (feat. Mark E Smith)
09 "Some Kind Of Nature" (feat. Lou Reed)
10 "On Melancholy Hill"
11 "Broken"
12 "Sweepstakes" (feat. Mos Def & Hypnotic Brass Ensemble)
13 "Plastic Beach" (feat. Mick Jones & Paul Simonon)
14 "To Binge" (feat. Little Dragon)
15 "Cloud Of Unknowing" (feat. Bobby Womack and Sinfonia ViVA)
16 "Pirate Jet"
*Kevin Barnes'te "Enemy Gene" isimli yeni bir şarkı kaydetmeye başladığını twittledi..
*Eski Talking Heads vokalisti "David Bryne", Fatboy Slim ve Santigold ile birlikte son single'ı "Please Don't" u çıkardı.
*Eski post-punk grubu "Swans", 2010'da yeni bir albüm ve turne hazırlıklarına başladı. Grubun esas adamı Michael Gira, yeni albümün finansmanını kendi plak şirketi YoungGod'dan çıkardığı son albümü "I Am Not Insane"in satışından elde edecekmiş. Aldığını albüm ile ayrıca yeni çıkacak Swans albümünün "executive producer" ı da oluyorsunuz!!!
*Brits Critics' Choice prize'ı kazanan yeni seslerden Ellie Goulding, (hatta favori grubum Florence & the Machine ve Adele'i de geçerek kazandı) ikinci sıngle'ı "Starry Eyed" ı çıkardı.
*Yine geçen senenin favori gruplarımdan "The XX"'de yepyeni videoları "VCR" ı çıkardı..
*House müziğinin yeni favori isimlerinden Riva Starr'da "Dance on me" videosunu yeniledi.

3 hafta


Cuma,

Japon Film Festivali açılışı, G-Mall'daydı, açılış filmi "Dear Doctor" geçen yıl Japonya'nın favorilerindendi, Japonlar açısından alışık olunmayan sahte doktor olayı duygusallıkla işlenmiş.

Yine de bence daha iyi bir senaryo olabilirdi diye de düşünmedim değil.

Filmin yönetmeni ile birlikte yapılan kokteyl'de etrafımda sarılmış bir sürü Japon'la da kendimi kıstırılmış hissettim, ne de olsa herkes bir kibarlık yarışında..


Cumartesi,

Babylon'da "Goldie"!! Bayağı iyi çaldı, durmadan dans ettik, kalabalık olmayan Babylon'lu halleri çok seviyorum.. Sonrasında Mini Müzikhol, ilk defa gittim güzel bir mekan, dün aydınlıkken gördüm daha iyi oluyormuş geceden..


Pazar,

Karga Mecmua'nın 3. yıl partisi @Karga


Arkaoda'da Kulaktan Kulağa'da Kuupuu - D2gg - I create Soundscapes.

Öncelikle Daire 2 General Gramofon ikilisi: Gökhan Deneç ve Nekropsi'den Gökhan Goralı ile deneysel müzikler.. Gökhan sizleri tekrar bir arada görmek çok güzeldi..


Sonrasında I Create Soundscapes: Berk Çakmakçı'dan solo project. İsmi gibi çok güzel soundscapeler yaratıyor.. bir sürü farklı sesi kaydedip, bağımsız ve deneysel bir müzik ortaya çıkarıyor, daha çok takip edeceğim kesin.


Kuupuu:

Finlandiya'dan taze bir proje. Psychedelic folk müzik tarzının en önemli isimlerinden..

Elinde farklı oyuncaklar, eskiden şekeri emdikten sonra ortaya çıkan flütün sesinden.. farklı sesler ile kendimi Alice Harikalar diyarında hissettim...


help help


Haiti'de deprem... Dün hatta yine sarsıldı.. Onbinlerce ölü ve yaralı, ülke de kargaşa, telaş.. Yağmalar yüzünden insanlar koşuşturuyor, birbirlerini korumak için açıkta kalanlar öldürülüyor.

Türkiye yardım eden tek Müslüman ülkesi oluyor, bir yandan Latin Amerika'da bağımsızlığını ilan eden ilk ülke olan Haiti'nin nasıl bu hale geldiğini Fidel Castro'nun kaleminden okuyoruz..


Yardım için;

Kızılay'a 2868'e boş SMS ile 5 tl yardım,

http://www.givesmehope.com/ twitter aracılığı ile bağış yapıyor. (Ayrıca her okuduğumda iyi insanların varlığını bilmenin ve kendinizi iyi hissetmenin, mükemmeliğin yansıtıldığı bir site).


* Starbucks'da bir yadım kampanyası başlatmış,


Africa'da AIDS'e yardım için her şarkı yükleyen için 5 cent yardımda bulunuyor.

13 Ocak 2010 Çarşamba

eiga


**Sonunda 42. SIYAD ödülleri adayları açıklandı.. "Vavien" 10 sene sonra her dalda aday gösterilen ilk film oldu.. 2009 Türk sinema tarihi için güzel bir dönem olurken bakalım 2010 neleri getirecek..




**9. !f Bağımsız Fİlm festivali 11 Şubat'ta başlıyor.. 20 Ocak'ta da biletler satışa çıkıyor merak içinde beklemekteyiz.. Açılış partisinde ise m_nus record label ekibi geliyor. Richie Hawtin'in kurucusu olduğu plak şirketinin 10. senesi nedeniyle yaptığı Kontakt turu ile geliyorlar.


**Jean-Luc Godard, François Truffaut gibi Fransız yeni dalga akımının büyük üstalardan biri olan Eric Rohmer pazartesi günü hayata 89 yaşında gözlerini yumdu. "Contes des 4 saisons", L'amour l'apres-midi" gibi filmlerin yönetmeni... özleneceksin...


**Haftaya Sundance film festivali başlıyor!!!



2. hafta


Çarşamba


Kıvrık'ım aradı buluşalım, özleşmiştik, konuşup kaynaşalım..

Önce Kanyon, eh bira içesimiz geldi, hemen Beşiktaş Çarşı'daki Elma'ya bir koşu.. ayağımda topuklu ayakkablılar, çarşının taş kaldırımlı yollarında parmak ucunda yürümek..

Yoldan geçerken Umut'u gördüm, 2010'da yapmam gerekenlerle ilgili bir gaz...

Sonra yanımıza Gül geldi, canım, hediye almış, öperim.


Perşembe

Eyesore sergisi @Milk...

Açılışa bir koşu... Elimizde biralar, sevgülü kalabalık, sorarım sana, neden %70 i birden tanıdık..

- Bizim caddebostan sahil ekibi

-Eski rehber ekibi

-Nisan ve Mayıs'ta yine Milk'te sergi açacak sevgili

-Kadıköy yakasında oturan Hush Hostel sahibi.


Bu arada Hush Gallery'de bu cumartesi Luca Muffa sergisi açılışı var.

-Grafikerler, sanatçılar, yazar tanıdıklar..

Sonrasında Tünel Badehane'de bir kaç bira, Faces'ta kalabalık bir gürüh, "iş çıkışı partilerinden biri varmış"...


Cuma

CRR, Japon 2010 yılı etkinliklerinden "Wadaiko gösterisi"...

Süperdi enfesti..

Dönüşte motorla karşıya geçerken bir Japon gürühu, özellikle de "Wakakochan'ı gördüm yıllar sonra....

Akşam Arkaoda'da Dj sette Koray ve Bora Başkan"

6:45 gram'da "Pandaloop"

Tanışılan yeni insanlar from Barcelon, Milano, Kolombia....

artık Kadıköy'de de bir Erasmus fırtınası esiyor!!!


Cumartesi

"Little Dragon" @Babylon..

Constant Surprises'ı en son çalmaları ile ve yaptıkları jamler ile Babylon'a eski tanıdık bir hava kattılar..

Jimmy Edgar @ Ghetto. 12:40'ta bir mesaj başladı konser... Little Dragon konseri bitişi 01:10. Koşa koşa Ghetto'ya varış 01:18. Konser? Bitmiş.. Nasıl yani.. Hayıııırr!!!!


Pazar

Sabah Ortaköy'de kahvaltı..

Sonrasında Chagall sergisi eninde sonunda bir gidebildim..

Gittim gördüm adama bir daha aşık oldum..bir sürrealist bir expresyonist gitti geldi, ancak kendi akımını izledi.. Hep konularında bir Aşk...

Komik olan tabi fransız okullarından mezun olmuş 5 kişi olarak her La Fontaine masalı gravürü önünde fransızca fabl söylememiz...

4 Ocak 2010 Pazartesi

1. hafta


Yeni yıl yeni yıl geldi sonunda!!! 2009 o kadar gereksizdi ki, 2010 u umutla ve heyecanla bekliyorum...


Salı


Oxford'dan canım bebeklik arkım melimoum geldi.. Klasik caddedeki biracıda oturup yeni yıl planlarından ve son havadislerden bahsettik. Kardeşimiz de gelince günümüz şenlendi. Yetişkin miyiz? Acaba mı? Bilmiyorum.. Meli'nin Efe'ye aldığı Transformers boyama kutusu ile Efe'nin Meli'ye aldığı SpongeBob dergileri birleşince, ortaya 4-6 yaş aralığı insanları ortaya çıkardık. Neyseki bira ile biraz sakinleşebiliyoruz..



Perşembe


Şirkette başlayan yeni yılı muhabbeti... Akşamki partiler ile devam etti.


- Kuzguncuk Sılacan'ın evinde güzel bir yemek


-Ortaköy, Gökhan'ın evinde yeni yıl partisi


- DGMND post office de party.


Cumartesi

Yeni yıldan kalan içkilerle içmeye devam ederken, son cumartesim hadi Taksim'e çıkalım diyen Gonca'nın tetiklemesi ile Peyote. Erasmus'lu gençlerin arasında kendimizi yaşlanmış hissettik. O kadar mı yani!!!


Pazar

Brighton ve Madison'dan arkadaşlarımızı görmek için istikamet Nişantaşı.

Sonrasında İstinye Park'ta Go Mongo'da yemek ve sonunda AVATAR!!!!