26 Haziran 2009 Cuma

R.I.P


Serviste bir kadın var Muteber hanım, Atatürkçü, durmadan cumhuriyetin elden gittiğinden bahseden sabah sabah insanlar uyumak isterken bır bır konuşan ve her şeyden şikayet eden. Ama haklı olduğu yönleri de olmuyor değil..Sadece biraz uyku istiyorum. Sabah yine klasik bindi, ilk magazin haberlerini ondan öğrenmiş olduk.

- Arkadaşlar, Michael Jackson ölmüş..

Servis zaten sessizken bir anda insanların iç sessizliği eklendi buna,

- Hadi yaa nasıl olmuş ki?

İçim benim bir anda cız etti derler yaa daha kötü oldum. Sonuçta Michael Jackson pop müziğine damgasını vurdu müziğiyle veya dansıyla olsun. Pedoluktan tutunda yaptırdığı estetik operasyonlar olsun, küçük yaşta toplum tarafından yükselen değerlere çıkarıldığı için psikolojik dengesiz bir insana dönüşüvermesinden tutun..

Daha iki dakika geçmeden..

- Aaaa. Farah Fawcett'de ölmüş. Hani şu Charlie'nin Melekleri'nde oynayan..

İkinci bir sessizlik ve iç geçiriş.. Sabah sabah bu kadar da fazla ölüm haberi verilmezki kardeşim.

Alıştık biz sabah internetten gazetede okuduğumuz 3. sayfa haberlerine ve Dünya'da giden kötü gidişata..

Bir yandan Nick Hornby'dan "How to be good" u okurken dün bir yandan çevremi gözlemliyordum..

İlk gözlem, sahilde koşudan gelirken anne-çocukla karşılaştım. Çocuk ağlıyordu, düşmüştü ve annesini suçluyordu. Ne kadar kolay diye düşündüm kendi sorumluluğumuz alanındakileri başkasına yükleyerek bundan kurtulmak.. Sonra aynısı Cnbc-e de izlediğim Two and a half men'de de görünce dedim ben de yapıyorum çoğunlukla da anneme karşı..Üzücü..

İkinci gözlem.. Oliver Stone'un "W." izlerken edindim. Amerika'nın yönetim şeklinden nefret ediyorum, George Bush'tan da artık o kadar nefret etmiyorum aslında adam yazık kukla ama salaklıkları da yok değil tabi..Daha ne kadar petrol zengini olmak istiyorlarki.. Saçma..Daha nerelere girecekler? Saçma.. Daha ne kadar insan katledilecek..Delice.. Ama sadece artık George Bush'u daha iyi okuyabilirim. Daha önceden hayatına hiç bakmamıştım.. Bu hale ve bu karakter yapısının nasıl oluştuğunu anlayabilmiş değildim...

Dünyayı daha iyi bir yer yapmak isteyen kimse yok mu???

18 Haziran 2009 Perşembe


Yine bir festival dönemi yine rehberlik.. güzel günler.. Pazartesi Kodo'yu izledim tek kelime ile muhteşemdi, kendi ırkımdan olduklarından değil sadece ritmik duyguları gelişmişti. Akın sağolsun beni soktu içeriye ve mutlu huzurlu bir şekilde çıktık.. O nasıl çalıştır öyle ki yaşlı adam bile son yarım saatini sürekli davulun karşısında geçirdi. Bizim ağzımı açık kaldı tabii.. Çıkışta bindiğim dolmuşta karşılaştığım insan senden özür dilerim evet hatırlamıyorum insanları çünkü sadece bir kelime konuştuğum insanları hatırlamak zorunda olduğumu hissetmiyorum ama dolmuştaki sohbet hoştu, onun için de teşekkür ederim.

Salı evet Casey'leydik ehe derken Fisherspooner ile yani.. Otto'da yemek, votka gelincik.. sonra dansçılarıyle Casey geldi, hoş sohbet muhabbet, yemekler leziz denildi. Hiç bir yerde böyle güzel yemek yok denildi. Sanat camiasının saçmalıklarıyla birlikte yaratıcılık ve sahne performansları konuşuldu. Evet pazar günki konseri kaçırdım ama bütün incelikleriyle dinledim..yaşamış gibi oldum..

Çarşamba; arkaoda ve Moda sahil. Bu aralar en çok gittiğim yerlerden birisi oldu, çok yakın arkadaşım taşınınca tabii Arslanparçam benim.. hep yanımda ol...

Hafta sonu One Love a hazırım:) cumartesi kaçırdığım partileri düşünmek bile istemiyorum:(

9 Haziran 2009 Salı

Life is Beautiful. Kana??


Adıma açılan gruba teşekkürlerimi iletmek istiyorum buradan... Ama bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Evet gezmeyi seviyorum,arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, içmeyi, yemeyi, yeri geldiğinde dedikodu yapmayı,arkadaşlarımın evlilik tekliflerinde yanlarında olmayı,beni sevdiklerini ve benimde onları sevdiklerini bilmeyi,asmalımesciti, caddebostan sahili,arkadaşlarımın partylerine hep attending olmayı,en kötü günlerinde bile büyük küçük eş dost farketmeden yanlarında olmayı... Ancak üzüldüğüm bir konu var sadece o da her arkadaşıma zaman ayıraramamak ve herkesi mutlu etmeye çalışmama rağmen bazen mutlu edememek. Hiç bir arkadaşımı sınırlamam sevmemde eğer öyle bir şey de yapıyorsam direk söylenmesi taraftarıyım. Ben mutluyum çevremde? Acaba? büyük bir daire içinde bir boşluk mu yoksa? İstanbul benim şehrim mi? Buraya mı aidim? Aidiyetlik kurumuna başvurup bana cevabımı net vermesini istiyorum. Bir de aylık Susan Miller var tabi.. Onsuz napardık bilmiyoruz.(Kızlar adına konuştum)